“1978 Dünya Kupası’nda Almanya ikinci cins maçlarında kümeden çıkamayınca Helmut Schön vazifeden ayrılmış; yerine yardımcısı Jupp Derwall getirilmişti. Mesleğinde yalnızca 2 sefer Alman Ulusal Ekibi forması giyen Derwall’le birlikte 1980 yılı, Almanya için hayal üzere geçmişti. UEFA Kupası’nda 4 Alman grubu yarı finale kalmış; Şampiyon Kulüpler’de Hamburg ikinci olmuştu. Avrupa Şampiyonası’nın kazanını ise tekrar Jupp Derwall’in çalıştırdığı Batı Almanya olmuştu.
1982 Dünya Kupası finalinde İtalya’ya kaybeden Almanya, 1984 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda kümelerden çıkamayınca Derwall’in ulusal grup serüveni de sona ermişti..
Tıpkı günlerde, İstanbul’da Tomislav İviç’in Portekiz’e vakitsiz kaçışı Galatasaray’ı teknik yönetici arayışına itmişti. O günlerde periyodun yöneticileri Faruk Süren ve Alp Yalman’ın yaptığı teklif, olumlu karşılık bulunca Jupp Derwall, Galatasaray’ın yeni teknik yöneticisi olmuştu.
Birinci döneminde kazanılan Türkiye Kupası, ikinci yılında namağlup ikincilik ve ertesinde 14 yıl ortadan sonra kazanılan şampiyonluk… Derwall geçmişte vazife yapan, hatta sonraları gelecek çok disiplinli ve inatçı Alman hocalardan farklıydı. Birinci isteği tesislerin çimlendirilmesi oldu. Florya gün geçtikçe yeşillenirken, altyapıya da özel ilgi gösterdi. Atak futbolu, pres ve alan savunması üzere kavramlar, Derwall’le birlikte kullanılmaya başlandı. Yeni antrenman teknikleri ve futbolcuya özel çalışma programları da onunla başladı. Yalnızca Galatasaray değil; Türk futbolu da onunla birlikte farklı bir kimliğe büründü. Dahası; 1984 sonrasındaki tüm zaferler onun hesabına yazıldı.
Türk futbolunda tarihi yine yazan, 2007 yılının 26 Haziran’ında vefat eden Jupp Derwall’i ortamızdan ayrılışının 12. yılında hasret ve hürmetle anıyoruz…”
